dondurmam gaymak insanları

yaz sıcağında dondurma kıvamındadır buranın insanları. deli doludur, renklidir, mukallittir.
akdeniz duygusallığı, dondurmam gaymak sıcaklığında hem sevecen hem de asabi renklere bürünür ve birer birer vücut bulur şahıslarında.

işlettiği kahvehanede sabahın sekisinden itibaren çay suyunu koyan. çayla beraber demlenmeye başlayan salih gibidir alkole merakı. ayıkken top oynayan, toptan kazandığını rakıya yatıran, bisikleti gizlice her gece ayrı bir evin bahçesine gizlenen bir hovardalık kol gezer buralarda.

böyleleri hayatı ve hayata dair birçok meseleyi fazla ciddiye almadan yaşarlar. iş delikanlılığa ve seymeye gelince işler değişir.

"20 yaşında dünyalar kadar sevdiğim bir kız vardı" diye başlar biri. "çok sevdim ama alamadım, hala da unutamadım, ufak yerde kaçamaz kişi sevdiğinden." der. vardığı adamı, yanağını okşadığı çocuğunu, pazarda taşıdığı alışveriş çantasını görürsün ve unutamazsın. tıpkı türlü imkansızlıklara rağmen umudu olan ve bu uğurda çalışanlar gibi bir hikayeydi onunki ilk bakışta. ancak salih'in ezeli gibi istikbali de serserilik olduğundan kelli çalışıp ev geçindirmek güç gelir insana.

topçuluk, kahvecilik, meyhanecilikten kazanılan paralar oyun kağıtları gibi masalardan savrulur. belki tutunamayandır ama koyvermez kendini. ne yapar? içer.

böyleyken bilir çok içenin değil, kendini çok üzenin öleceğini bir gün erkenden.

m.mungan - yüksek topuklar

'Aslında kime kızacağımı bilmiyordum.Kadınların birbirlerine kızgınlığına çoğu kez çaresizlik neden olur.Birbirini anlamanın çaresizliği,birbirine kızmanın da kolaylığını beraberinde getirir.Kadınlar bu role mahkum edilirler.İsteklerini açıkça belirtmekten,görüşlerini serbestçe dile getirmekten,düşündüklerini dosdoğru söylemekten mahrum edilmişlerdir.Kararları erkekler verir.Onlara kalan,yalnızca hemen herkesin bildiği "kadınca etrikalar" ya da "kadın kurnazlığı" diye tabir edilen,alttan alarak,yaltaklanarak,ağzından girip burnundan çıkarak,dolap çevirerek,cilveleşerek,kendi isteklerini erkeğin görüşleriymiş sanmasına yol açacak oyunlardır.Buna mahkum edilmişlerdir.Ta çocuk yaşta bunu öğrenirler,öğrenmek zorunda kalırlar.Yüzlerindeki o merhamet uyandırıcı dertli boynu büküklük havası, seslerindeki o kaderin sillesine açık rüzgarlar,davranışlarındaki sahte tevekkül,ta o zamanlar yerleşir benliklerine ve bu,onların kaderi olur artık.Halk arasında "işini bilen akıllı kadın" diye de bunlara denir.Erkeklerin iktidarını sarsmadan, onlarla yarışmadan, erkeklerin gururlarını ve egolarını okşayarak,pohpohlayarak,görünüşü kurtararak,hep kendi isteklerini bu tür numaralarla erkeklere yaptırabilen kadınlar herkesin gözünde "akıllı kadın" olur,bizim gibiler de "problemli,mutsuz kadın"...
Hem kendi olmak,hem kadın olmak,asıl gerçekçi olup imkansızı istemek budur.
Her insan,kendi olması karşılığında topluma bir bedel öder.az ya da çok,ama mutlaka bir bedel.Kimse bedelsiz kendi olamaz.
Bu bedel çoğu kez yalnızlıktır...................